Murat Ülker’in yazısı şöyle:
“Yunanistan ekonomik büyüme hızını arttırabilmek için haftada altı gün çalışmaya izin veren bir kanunu 1 Temmuz’dan geçerli olmak üzere uygulamaya koydu.
Üç vardiya bazında çalışan tüm işyerleri ve fabrikalarda haftada 48 saat çalışmaya yasal olarak hiçbir kısıtlama olmayacak. Bu çalışma karşılığında ödenecek ücret veya fazla mesai bedelleri iş dalına göre ayrı ayrı belirlenecek.
Halbuki, haftada 4 gün çalışma konusunda bir yazı yazmış ve “Haftada 4 gün çalışmanın verimli olduğu kanıtlanırsa niye denemeyelim?” diye bitirmiştim. (https://muratulker.com/y/evden-calisma-salginla-geldi-4-gun-calisma-nasil-gelecek-kimler-icin-gecerli-olabilecek/)
Yapılan yorumlarda, 2000li yıllarda büyük bir ekonomik kriz yaşayan Yunanistan’ın bu dar boğazdan çıkarken, çalışanlar açısından gereken değişimleri sağlayamadığı şeklinde.
Gelenek olarak Avrupa’nın çalışmayı sevmeyen bu toplumunun çalışma şart ve prensipleri mensup oldukları Avrupa Birliği şartlarına göre çok daha rahat ve geniş.
Halbuki, çalışanlardan gereken verimin elde edilemediği için değişimin şart olduğu ve değişimin de üretimin artışı için şart olduğu acı bir gerçek.
Avrupa Birliği bir taraftan İzlanda’da uygulanmaya başlanan ve başarı elde edilen dört günlük haftalık çalışma şartlarını uygulamayı inceler ve düşünürken, Yunanistan tarafından alınan altı gün uygulamasını bölgesel gerçekler ve ülkede bir türlü oluşturulamayan iş disiplinini kurması ve gerçek çalışma şartlarının oluşturulması için destekliyor (https://www.bbc.com/news/articles/czd9g7yzn4jo).
Konu iş ve işçilikten açılmışken;
NİJERYA’YA DEĞİNMEDEN GEÇMEMEK GEREK.
Nijerya Cumhurbaşkanı “Bola Timbula” devletten ayrıldığı halde maaş almaya devam edenlerden bu paranın tahsil edilmesi ve bu yolla çift maaş alanların cezalandırılması için bir kanun çıkarılması yönünde çalışmalara başlanmasını istedi.
Konu ülke ekonomisine zarar verecek kadar ciddi boyutta imiş.
İki yıl önce devletteki görevini bırakıp Londra’ya gelerek taksi şoförlüğü yapan ve kendine Samuel Adams diyen Nijeryalı, taksi şöförü olarak ülkesinde aldığı maaşın bir kaç katını kazanmasına rağmen, bu yolu benimsemesini “Ben ilk değilim ki, yıllardır uygulanan bir yöntem, sistem olmadığı için binlerce kişi sistemden yararlanırken ben niye yararlanmayayım?” diye cevaplıyor.
Son iki yılda yurtdışına göçen Nijeryalı sayısı üç milyon altı yüz bin kişi. Bunların çoğunluğu devlette işe başlayıp ayda yüz dolar ücret alarak yaşamaya çalışırken, yurt dışında iş bulan gençler.
Üniversite bitirmelerine ve eğitimlerini İngilizce yapmalarına rağmen geçim şartları nedeni ile ülkelerini terk edenlere “japa”deniyor . Ülkenin ikinci dili olan ”Yoruba dilinde” bu kelime kaçmak, uçmak manasına geliyor.
Japalar ülkeyi terk ederken aldıkları maaşın zaten yokluk ve darlık içinde yaşayan aileleri tarafından alınması için istifa etmiyorlar, böylece onların maaşlarını aileleri gerçekler ortaya çıkıncaya kadar almaya devam ediyorlar. Bakalım ne olacak (https://www.bbc.com/news/articles/c4nnnx7ww4xo).
(*) Fethi Ağalar, Ekonomik Görünüm’den yararlanılmıştır.
Görsel yapay zeka tarafından hazırlanmıştır.”