Hayatımızın en karmaşık ve gizemli organı olan beyinle ilgili operasyonlarda sıra dışı yöntemlerden biri olan uyanık beyin ameliyatı bir diğer adıyla uyanık kraniyotomi, tıp dünyasında dikkat çeken konular arasında yer alıyor. Peki hastanın, ameliyatın en can alıcı noktasında uyandırılmasındaki amaç ne?
Beynin işlevsel açıdan önemli bölgelerine yakın olan tümörleri çıkarmak için uygulanan bu devrim niteliğinde prosedürde, konuşma ve hareket etmemizi sağlayan beyin dokularının korunması hedef alınıyor. Üstelik bu işlevleri ameliyat sırasında test etmek, tıpta cesur bir adım olarak kabul ediliyor.
Uyanık beyin ameliyatının tam olarak nasıl gerçekleştiği, neden tercih edildiği ve hastanın ameliyat sırasında acı hissedip hissetmemesi gibi merak edilen konuları araştırdık. Bakalım bu beyin ameliyatı düşündüğümüz kadar ürkütücü mü?
Uyanık beyin ameliyatı, teknolojinin gelişmesi ile sıkça uygulanan yöntemlerden biri olmaya başladı.
Geçmişte, beyin ameliyatı olacak hastalar genel anestezi ile uyutulurdu. Çünkü hastanın ameliyat boyunca ağrılarının kontrol altına alınması gerekiyordu. Ancak teknolojinin ilerlemesi ve yeni nesil ağrı kesicilerin geliştirilmesi ile uyanık beyin ameliyatı mümkün hâle geldi.
Uyanık beyin ameliyatı ilk olarak lokal anestezi altında, epilepsi cerrahisi için gerçekleşti. Yukarıda bahsettiğimiz gelişmelerin yanı sıra bu tekniğin nöroonkolojiye yayılması, hasta izleme ekipmanlarının gelişmesi ve intraoperatif fonksiyonel haritalama teknolojisinin de iyileştirilmesi ile bu yöntem, doktorların sıklıkla başvurduğu yöntemlerden biri oldu.
Uyanık beyin ameliyatı hangi durumlarda öneriliyor?
Beyin ameliyatı denilince aklınıza tüm çeşitleri gelmesin. Uyanık beyin ameliyatının tercih edildiği bazı özel durumlar var. Bu durumlar ise beyin tümörünün olduğu yerle alakalı. Eğer tümör; beyinde kolları, bacakları ve konuşmayı kontrol eden kısımlara yakınsa cerrah, bu uygulamayı gerekli görerek hastaya öneriyor.
Uyanık beyin ameliyatında öncelikli amaç tabii ki tümörlü dokuyu çıkarmak ve büyüme olasılığını azaltmak. Bunun yanı sıra hastanın uyanık olmasının asıl sebebi, sağlıklı dokuya yakın yerlerde operasyon yaparken hastada fonksiyon kayıplarının olmaması.
Peki nasıl yapıyorlar bu beyin ameliyatını?
Beyin ameliyatları üç aşamadan oluşuyor. Bu aşamalar; kafa derisini ve kafatasını açarak beyni ortaya çıkarmak, beyin üzerinde işlem yapmak, kafa derisi ve kafatasının kapatılması. Bu üç aşama aslında hastanın uyanık kalma zamanlarının da belirleyicisi. Hasta ikinci aşamaya geçmeden önce uyandırılıyor ve beyinde yapılacak işlemler başlıyor.
Tümörün; görme, konuşma ve hareket kontrolü sağlayan bölgelerine yakınlığı için beyin haritalaması yapılıyor. Tümörü çıkarırken, haritalama sayesinde kritik bölgelerden kaçınılıyor. Sinirlerin haritasını çıkarmak için kullanılan bu yöntem, ameliyat sırasında hemen geri bildirim almanın tek yolu olarak kabul ediliyor.
Tümörlü dokuyu çıkarmadan önce beynin hayati bölümleri, küçük bir elektrotla uyarılıyor. Bu sırada nöroanestezist, uyarılmanın fonksiyonları etkileyip etkilemediğini görmek için bazı testler uyguluyor. Parmakları hareket ettirme, sayma, aniden bir nesneye isim verme veya bir kelime söylenmesi isteniyor. Hasta tarafından bunlara cevap verilememesi, uyarılan alanın kritik bir alana bağlı olduğunun anlaşılmasını sağlıyor.
Bazı uyanık beyin ameliyatlarında, hastanın sadece parmaklarını hareket ettirmesi veya konuşması istenmiyor.
Hastaların ameliyat sırasında yaptığı sıra dışı durumlara yer verip ameliyata devam edelim.
Uyanık beyin ameliyatı denilince hepimizin aklına ilk olarak ameliyat sırasında keman çalan hasta geliyor.
Kemanın yanı sıra saksafon ve gitar çalan hastalar da var.
Herkesin tutkusu başka. Beyin ameliyatı sırasında zeytin dolması saran hastanın görüntüsü ise İtalya’dan.
Videoları izledikten sonra aklınızdaki “Hasta acı çekmiyor mu?” sorusu biraz şekillenmiş olabilir ama bilimsel açıklamasını da yapalım.
Uyanık beyin ameliyatlarında, hasta acı hissetmez. Çünkü beyin dokusunda herhangi bir ağrı reseptörü yoktur. Kafa derisinin de tamamen uyuşturulmasından dolayı sadece basınç veya titreşim hissedilebilir.
Peki hastalar, hiç mi ameliyat sırasında herhangi bir şeyden rahatsız olmuyor?
Bu soruya “asla” demek tabii ki imkânsız. Her şeyden önce bir operasyon geçiriliyor ve hastanın beyninde birtakım işlemler yapılıyor. Ancak söylemiş olduğumuz gibi acı hissi oluşmuyor. Bunun yanı sıra hastaların en sık şikâyet ettiği şeylerin başında genel anestezi almak için aç kalınması geliyor. Susayan hastalar için ise nemli köpükler veya buz küpleri veriliyor.
Kafanın bir kelepçe yardımıyla sabit tutulması hastaya acı vermese de özellikle uzun süreli ameliyatlar sırasında alında ağrıya neden olabiliyor. Ancak bu durum da genelde lokal anesteziler ile gideriliyor. Hastaların yan yatırılması gereken ameliyatlarda ise omuz ağrısı başlıyor. Ağrının dayanılmaz hâle gelmesi durumunda hastanın tekrar uyutulması mümkün olabiliyor.
Kaşıntı gibi durumları gidermek için hemşireler destek veriyor. Ayrıca hastanın hareket etmek istemesi, öksürmesi veya esnemesi gerekirse doktora öncesinde haber vermesi söyleniyor. Bu sayede cerrah o an için gerekli önlemleri alarak hareketlerin sorun teşkil etmesini ortadan kaldırıyor.
Tüm bu süreçlerin sonunda hasta tekrar uyutuluyor ve ameliyatın son evresine geçilip kafa derisi dikiliyor. Operasyonun komple tamamlanmasının ardından ise hasta iyileşmek üzere uyandırılıyor.
Hiç mi riski yok?
Hangi operasyon olursa olsun her ameliyatın bazı riskleri mevcut. Bu uyanık beyin ameliyatı için de geçerli. Görüş bozukluğu, nöbetler, öğrenme ve konuşmada zorluk, hafıza kaybı, denge bozukluğu, felç, beyinde çok fazla sıvı olması, beynin şişmesi, menenjit, omurilik sıvı sızıntısı ve zayıf kaslar ameliyatın riskleri arasında bulunuyor.
Beyindeki önemli bölgelerin korunması adına gerçekleştirilen uyanık beyin ameliyatını tüm detayları ile inceledik. Umarız ki kimse bu ameliyatı olmak zorunda kalmaz. Bu operasyona dahil olan hastalarımız varsa da deneyimlerini yorumlara bekleriz.